Noktayla Virgülün Hikayesi



-Ben noktayı koydum. Sen daha virgüllerde misin?
*Ama bir gün bir ünlemle gelirsem hayretler içinde bıraksam seni?
-Ünlemler artık şaşırtmıyor beni, alıştım onlara
*Bir gün bir parantez açsam içinde saklasam seni göstermesem kimselere..
- O parantezden içeri adımımı atmam
* Soruyorum neden atmazsın iki nokta koyup açıklamanı istiyorum.
-Sen açıkla kayda değerse tırnak içine alır kalbimde saklarım seni…
* Peki bir gün aramıza tire koysak ve ayrılsak?
-Ben de sonuna üç noktayı eklerim sonsuza kadar sürer küslüğümüz
*Hayattan sıkılırsak ve bir gün bir yerde rastlarsak, felekten bir gün çalarsak belki paragraf başı yaparız  be sevdiğim…
- Ben sende tükettim tüm romanlarımı, bırak ki paragraflar söz olsun..
*Noktayı koyan terkeden midir? Yoksa terk edilen midir ay gözlüm? Keşke dememek, pişman olmamak için n’olur bir virgül koy ve ümitlerimi yeşert…
-Sıkılırım virgüllerden uzatıp uzatıp başa dönmekten.bi gün bi yerde patlak verirsem kesme işaretiyle ayırır koyarım noktamı…
*Sen hayatı nokta tadında kesip atarak yaşarken ben ise virgüllerin peşine bel bağlamışım, Sen noktayı koyar son sözü söylersin ben ise sözüne söz eklenenim. Unutma ki hilal kaşlım noktayla kapattığın bir cümlede virgül olarak yaşayabilirim ve seni daha anlamlı kılabilirim…

KUKLA MI,KUKLACI MI?...




Ne tür şeylere sevineceğini bilemeden bulduğu her şeye üzülen bozuk bir organizma diye tanımlamaya kalksam insanı.

Kukla mı,kuklacı mı?..Siyah ya da beyaz mı?Gri olmaz illa ki siyah ya da beyaz.Gel gelelim hangisi olacak? Karar vermek zor. Şöyle bir şey yapsak; hayatımızda ki statükoları öldürsek… Kurallara son versek, en başta zihnimizdekiler olmak üzere tüm sınırlamalara bir son versek.

Oyun oynasak yalan üstüne,çılgınlıklar yapsak,kısacası olmamamız söylenen olsak.Pinokyo misali yalan söyledikçe,çılgınlık yaptıkça –burnumuz değil- ömrümüz uzasa.Ohh!!! ne güzel. Ama yok öyle; basit yalanlar değil, hayatı etkileyen yalanlar, çılgınlıklar sonucunda bu ödül.

Çok güzel bir kızla baş başa kalmışın ve kız gerçekten güzel.Kaptırmışsın kendini kızın güzelliğine gidiyorsun.Gözlerinin içine baka baka kızın,ona ne kadar aşık olduğunu anlatan bir şiir okuyorsun.”Aşkı senle tattım/senle kalmak isterim./Hani şimdi şu nokta da/ömrün son bulacak deseler/yanın…..” bir anda şiiri yarıda kesip sen bu şiiri hak edecek kadar da güzel değilsin diyebiliyor musun?-Yoksa oyun baştan zor mu geldi?-Bunu diyebiliyorsan işte başardın ömrün uzadı.Şimdi devam et yalanlara…

Neler öğrettiler sana? Kendini bildin bileli neler söylediler, bıkmadan, usanmadan neleri yinelediler? Ahlak dediler, kurallar, toplum, aman yarabbi en önemlisi din dediler değil mi? Allah, peygamber-üstelik birden fazla-,kitap dediler. Bunlara sakın karşı gelme, çıkma bunların buyruklarından dışarı, sorgulama sakın.

İşte şimdi sırasıdır kendi sınırlarını yıkmanın.Ya da küçük bir düzeltme ile başkaları tarafından seninmiş..mış..muş.. Diye sana dikte ettirilenleri çiğneme sırasıdır. Şu anda tam da bu cümleleri okur iken küfret tanrıya, söv say. Sonra tövbeni edecekmişsin olsun şimdi yok diyebiliyor musun tanrı için. Tanımazdan gelebiliyor musun peygamber(ler)-i?Tüm bunları yapabilme çılgınlığını gösterdin ise işte uzattın ömrünü. Dedim ya; sonra tövbeni edecekmişsin et, af dile tüm hepsinden olsun, karşı geldin ya sırf sana dikta ettikleri için her şeye sen yaptın çılgınlığını.

Sende onun gibi olsana.O kim?Ötekine bakma sen,örnek alma onu.Öteki kim?Yaşam sürecin içinde beklide hiç karşılaşmadıkların onlar,tanımadığın,bilmediğin halde seni kalıba sokmak için seçilen modeller.Model kim?Böyle saçma,böyle belirsiz sorular içersin de heba edilmeye adanmış bir ömür.İşte bu sensin.Böyle olmadı mı,ya da hali hazırda böyle olmaya devam etmiyor mu?Ebeveynlerin,çevrendeki çok bilmişler,senden büyükler seni kalıba sokmaya çalışmıyor mu?Aman kızım sakın ola ki konuşma o arkadaşınla,ah be oğlum falanca gibi olsan olmaz mı?Olmaz.Terli terli su içme,sigaradan uzak dur,alkol tüketme.Falan..filan..vesaire… Bunun gibi örnekler. Su iç terli terli, sigara kullan, alkol tüket. Tüm bunlar zararlı olsun yap. Tüm bunları yap ve öğren zararlarını.

Eee büyükler doğru söylüyormuş.Evet.Evet ama onlar dediği için değil sen öğrendiğin için doğru tüm bunlar.Onların dedikleri değil,senin öğrendiğin doğrular olsunlar.Yaşayarak öğren hayatı.Karşı gel otoritelere,toplumsal düzenlere.Sen devlete dahi karşı gelmeyi dene.Anarşizmden bahsetsin kimileri seni öyle yaftalasınlar boş ver onları.Sen kendini bulmayı dene,yaşayarak öğrenmeye çalış hayatı iyisi ve kötüsü ile yaşayarak öğren.Yapabildiysen tüm bunları uzattın ömrünü şimdi devam et yaşayarak öğrenmeye.

Nereye kadar gidecek bu; uzadı, uzadı hep mi yaşayacağız? Hayır. Hiç yaşamayacaksın. Yapmayacaksın çünkü bunların hiç birini yapamayacaksın. O güzel kızı görünce kilitlenecek, büyüleneceksin güzelliği karşısında sonuna gelecek şiirin ve kızı öpmek için fırsat kollayacaksın.

Korkacaksın tanrının gazabından devam edeceksin öğretileri tekrarlamaya. Ara vermeyeceksin ibadetine çünkü korkacaksın öteki dünyanın ateşinden.

Çıkamayacaksın kalıplardan, devam edeceksin birilerini model almaya, öğüt dinlemeye. Sonra sen model olacaksın başkalarına… devam edeceksin, çocuklarına uygulayacaksın sana yapılanları. Onlar da kendi çocuklarına bu öyle öyle kısır döngü içersinde sürüp gidecek. Kukla olacaksın, kuklaları etkileyeceksin ve hiç düşünmeyeceksin kuklacıyı, sana ne oynattığını merek etmeyeceksin. Ben söyleyeyim sana;

Kuklacı tüm bunları yapan olacak.Kızı yarı yolda bırakan,tanrıya karşı gelen,kuklacı yaşayarak öğrenen olacak.Sana oynatılan ise;yine sensin aptal sen…..

M.KESKİN

Ya 50 Bin ya da Berdel...


Günlerdir 17 yaşındaki lise ikinci sınıf öğrencisi E.G’nin çığlığını duyuyorum:“Babama berdel olmayacağım!”Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki çığlık, dalga dalga Türkiye’ye yayıldı ama pek kimse duymadı.O nedenle kadın derneklerinden tepki yükselmedi!Gündemde Kuzey Irak, Kürt Açılımı, Diyarbakırspor’un ligden çekilmesi, domuz gribi paniği, ıslak-yaş imza tartışması vardı.Haber gazetelerin sayfalarında yitip gitti!Beş çocuk babası inşaat işçisi 39 yaşındaki İzzet G, altı ay önce 17 yaşında K.Ş. adlı kızı kaçırdı. K.Ş’nin ailesi, kızlarının kaçırılmasından sonra G. ailesinin kapısını çaldı.Kapıyı İzzet G’nin 35 yaşındaki karısı, anne Meliha G. açtı...Gelen kocasının kaçırdığı kızın annesiydi ve şöyle dedi:“Kocanın saklandığı yeri söyle!”Genç kadın, kocasının kız kaçırdığından habersizdi... Durumu öğrenince şaşırdı...Eve gelenler önerilerini ilettiler:“Ya 50 bin lira vereceksin ya da kızını berdel olarak.”Kadın ne yapacağını şaşırdı. Kızının okula giderken izlendiğini öğrendi. E.G. okulu yarım bırakıp bir yakınının evine sığındı.Beş çocuğuyla çaresizlik içinde kıvranan kadın, ne yapacağını bilemiyor.Kocası, kızı yaşındaki birini kaçırmış... Okula giden kızı kaçırılma korkusuyla eğitimine ara vermiş.E.G. diyor ki:“Babam benim yaşımdaki kızı kaçırıyor. Nerede olduğunu bilmiyoruz. Perişan olduk. Kaçırdığı kızın ailesi de beni berdel olarak istiyor. Babamın yaptığı hatanın faturası bana ödetilmek isteniyor.Ben okumak istiyorum. Kaçırılma korkusuyla okula gidemiyorum. Tek başımıza ortada kaldık. Ne yapacağımızı bilmiyoruz.”***Ağa, aşiret, şeyh kıskacında yaşayan Güneydoğu’da bu tür olaylar sıradan...Türkiye’de sabah akşam “Kürt sorunu” tartışılır ama berdel, töre adı verilen ortaçağa özgü gelenek ve cinayetler pek fazla tartışılmaz.DTP de nedense Güneydoğu’daki feodal yapının kırılması, insan onuruna yakışır bir yaşam için kılını bile kıpırdatmaz.Kız çocukları okula gönderilmez, erkek çocuklar el bebek gül bebek büyütülür!Anımsayın Batman’daki genç kızların, kadınların intihar eylemlerini.Devlet ne yaptı?İmam gönderdi doktor yerine!Siyaset cambazlarının işine geliyor, Güneydoğu’nun ve Doğu’nun uyanmaması.Bir yandan devletin, öte yandan ağaların, şeyhlerin ve PKK’nin baskısı, ayrıca köktendinci terör örgütlerinin sinsice örgütlenmeleri ise işin cabası.Diyarbakır Valiliği İnsan Hakları Kurulu’nca hazırlanan bir rapor var elimde. Raporda bu yıl 65 kız çocuğunun okuldan alındığı yazılı.Raporda ilginç ayrıntılar şöyle:“Milli Eğitim Müdürlüğü’nün verilerine göre, yakın dönemde evlilik ve nişanlılık gerekçesiyle 65 çocuğun okula gitmediği saptanmıştır.Zorla evlendirilmeye çalışılan çocuk, bu evlilikten kurtulmak için intihar girişimleri, psikolojik sorunlar ya da evden kaçma gibi tepkiler gösterebilmektedir.Kadınların aile şerefinin kritik noktası olarak görülmeleri, Türkiye’de kız çocukların eğitimi önündeki en zorlu engellerden biridir.Bu yaklaşım sonucunda kızlar evlerinde kapalı tutulmaktadır.”***Okula giden kız çocukları yöre insanının algısına göre “aile onurunu”korumuyor, yani “onursuz” oluyor.Bir ortaçağ kafası değil mi bu?Sorun zaten burada başlıyor...Kız çocukları “aile onuru”nun korunması için okula gönderilmeyip 14-15 yaşında evlendiriliyor.Ailelerin çoğunluğu, ekonomik sorunlardan ya da cinsel tacizden korunmaları için kız çocuklarını erken yaşta evlendiriyorlar.Güneydoğu’da kız çocuğu aile bireylerinin gözünde “mal” gibi görülüyor.Feodal yapının egemen olduğu Güneydoğu’da ve Doğu’da bu sorun ne yazık ki 80 yıldır çözülmedi...Çözülmeyecek de!