yıl 2012 daha yeni farkedip yayınlıyorum

son zamnlarda birşey yapmamak için birşey yapmıyorum. böyle miskinliğin dibine vurup, öyle bütün gün malak gibi yatmayı en büyük hobim haline getirmeyi istiyorum. başladım bunu gerçekleştirmeye. yatıyorum bi yere miskin misnkin uzanıyorum. hiçbirşey için gram enerji harcamıyorum. öyle ki elimle ve ya ayağımla uzanamayacağım eşyalara ihtiyacım yokmuş gibi davranıyorum.

yanlış anlamayın depresyon hali değil bu çünkü kasıtlı yapıyorum bunu. niye mi ? manyağım da ondan. manyağım evet hangi sıradan insan dinlediği şarkılarda ki mantık hatalarını arar ki. evet bir sürü şarkı var böyle.

Fettahcan'ında dediği gibi "boş bardak birgün taşar " yine çok mantıklı konuşmuş adamım be.

Gülben ergen de "ya benimsin ya elin " diyerek müzüik dünyasında çığır açan sanatçılarımızdan.

ama bu demek değildir ki şarkılara kaptırmıyorum kendimi mesela Sezen Aksu'un " Vay" şarkısını her dinlediğimde kendimi " vay aq" diye eşilik ederken buluyorum.

"Bak ne diyorum? Gizlemiyorum. Sensiz yaşamak zor geliyor bana..." Lan bu şarkıyı 'Rafet El Roman'laşmadan söyleyemiyorum bir türlü...
ama yine de biraz "belki de şarjın bitti ya da biz bittik" diyen Kenan Doğolu rahatlığından istiyorum.



son zamanlarda boş vakitlerimin içinden çaldığım zamanlarda kendimle ilgileniyorum. saçıma değişik şekiller veriyorum , sakalımla oynuyorum filan ( evet sakalım okutulacak kadar uzadı ) , sonra içten içe diğer erkeklerden özür dilemeden edemiyorum. çünkü Mehmet Günsür , Feriha daki Emir ve ben gibilerin erkeklerin çan eğrisini yükselttiğimizin farkındayım. kusura bakmayın gençlik . şimdi kendimi gereksiz yere övdüğümü düşünebilirsiniz, tamam çan eğrisini yükselttiğim de tartışılabilir ama bazı erkeklerin de düşürdüğünü tartışmaya gerek bile duymuyorum . öyle ki bazılarına Fatmagül'ün abisinin ses tonuyla " canım yaa en fazla bu kadar mı onlunlaşabildin olsun olsun üzülme " demek istiyorum. ve böyle adamların yanın da öyle kızlar görüyorum ki gidip yanına " canım çok tatlıymış biraz sevsem ısırır mısın ? " diyip temiz bi dayak yemek istiyorum anca ciğerim soğur çünkü....



istanbul' da yeni yaşamaya başlamama rağmen hemen trafikten şikayet ederek ortama uyum sağladım. ilkokulda katılar ve sıvılar sıkıştırılamaz diyen fen bilgisi hocamın kolundan tutup metrobüse sokmak istiyorum. bakalım hala bu bilgi de ısrarcı olacak mı. Oğuz Atay'ın " Tutunamayanlar é adlı çok meşhur bi romanı vramış. olay otobüste geçiyor galiba çünkü geçen ben tutunamadım, fonda da Işın Karaca'dan tutunamadıııımmm şarkısı çalıyordu. çözüm çok basit aslında İsviçreli bilim adamlarını koy İstanbul trafiğine bak bakalım ertesi güne nasıl buluyorlar ışınlanmayı. onlarda bu birşeyler icat etme işini iyice savsakladılar zaten. yıl olmuş 2012 hala özlemeye bir çözüm bulamadılar. bari gidin ışınlanmayı bulun dimi, dört açılı diş fırçasını bi tarafımıza mı sokucaz çok afedersiniz. ışın kılıcını da biran önce bulun yani ben 70 yaşına geldikten sonra bulsanız neye yarar. evlendikten sonra zaten İsviçreye yerleşmeyi düşünüyorum çocuğum orda eğitim görsün hiçbirşey olmasa bile en azından bilim adamı olur....