AŞK-I İLAHİ



Önce sevgini yeşil bahçesini talan ettik Sonra sevmeyi unuttuk Ve neyi seveceğimizi de unuttuk Sonra... karışıklıklar çıktı Ve insanlığımızıda kaybettik Muhabbeti, şefkati, hoşgörüyü de kaybettik; sevgiyle birlikte Tebessümlerimizi de kaybettik Gülücüklerimizi yanaklarımıza mıhladık Her şey sevgiyle, sevmeyi bilmekle, muhabbetin sihirli iksirini içmekle başlar Ama bizler birbirimizin eksik taraflarını araştırdık Ve muhatabımızın yüzlerce güzel hasleti varken bir kötü alışkanlığını gördük Bizleri birleştiren onlarca esası unuttuk Ve bir birimizi affetmeyi unuttuk Birbirimizin noksanlarını tamamlamayıda unuttuk Ve sonra hepimizin topraktan geldiğini ve bir gün oraya gideceğimizi de unuttuk Bir birimizi dünya için yokluk için sevdik Ve sonra husumet ile kavga çıkarıp bir birimize girdik Ve gülmeyide unuttuk Çünkü tevekkülü, çünkü kanaaati, çünkü şükretmeyi unutuk Malı hakiki sahibine teslim edip ağır yüklerden kurtulmadık Dünyayı yar seçtik, o dünyanın hakiki yar olmadığını unuttuk Gülmeyi unuttuk Çünkü bir birimizi ve dünyamızı yaradanın namına sevmedikAraya dünyevi bir menfeat girince unutup tebessüm etmeyi, somurttuk Fedakarlığı unuttuk ve sonra kaderi tenkite koyulduk İstemesini unuttuk Dua etmeyi unuttuk İbadet ile istemeyi unuttuk Biraz çalışmayı biraz sıkıntı çekmeyi istemedik İşte bu kadardı bütün fedakarlık Bu kadar sıkıntı çekilir mi dedik Oysa O'nu razı eden her şeyi razı ederdi Ve O'nun razı olması her şeyin önümüzde boyun eğmesiydi Ölümü de unuttuk Dünyaya yapışıp kaldık Oysa her şey sevdiğimiz, hoşumuza giden her şey çarpıyordu kabir taşına paramparça oluyordu O'ndan gayrısı Bunu da unuttuk Saygıyı unuttuk, yardımlaşmayı unuttuk Bir birimizi eleştirdik durduk Birbirimizi hiç dinlemedik Anlamadık birbirimizin halinden Yüzlerce kalp kırıp, bir çok dostu eskittik Unuttuklarımızdan sadece bir kaçıydı bunlar Hiç düşündük mü acaba neleri unuttuk? Neden böyle karmakarışık her şey? Korkarımki neyi düşüneceğimizi de unuttuk...!!!

Zırva-Toç


Aslında çocuk daha o gün anlamalıydın.Sırf bahçesine kaçtı diye,o çok sevdiğin topu acımadan kesen kadını gördüğünde;büyümenin kötü olduğunu anlamalıydın.


Etrafında olanları o gün fark etmeliydin çocuk.Arkadaşlarınla neşe içinde top oynadığın o sokağın dünya demek olmadığını,aslında dünyanın hiç de neşeli bir yer olmadığını o gün anlamalıydın.Yakında büyüyüp erkek adam olacaksın diyerek sırtını sıvazlayanların,senin yaşında olmak için can attıklarını o gün anlamalıydın çocuk.


Aslında çocuk gerçeği bilmeliydin.Sevdiklerini kaybetme korkusunun ölüm için bir anlam ifade etmediğini,ölümle bir kere rastlaştın mı artık onunla hep karşılaşacağını bilmeliydin çocuk.


Bir kaç farlı düşüncenin uçurum demek olmadığını,sevgi kelimesinin basit bir anlam taşımadığını lise de o kıza siktir çekmeden önce anlamalıydın....Bardağı bir kere kırdın mı eski bardak olmayacağını anlamalıydın çocuk.


Bak çocuk...Senin o gün anlayamadıkların ve daha fazlasını ben bugün rahatlıkla anlıyorum.Gel gör ki çocuk aynı ben bugün olanları anlamlandıramıyorum.


Çocuk olmak ne demek anladım,ama gençliği anlamlandıramıyorum.Dünya denilen yerin nasıl bir yer olduğunu anladım,ama neden böyle olduğunu çözemiyorum çocuk.


Bak çocuk...Ölümün gerçekliğine inandım,ama neye göre hareket ettiğini bilemiyorum.Büyüklerin söylediği yalanlara kanmıyorum,ama bende küçüklere yalan söylüyorum çocuk.


Sanırım tüm bunları da yaşlanınca kavrayacam.Bu arada yaşlılık ne onu da bilmiyorum..Aslına bakarsan öğrenmekte istemiyorum.Şimdi beni dinle çocuk;sen orada kal ve sakın gelme bu zamana.


Kesilen topa üzülmeyi bırak, git yenisini al.Sevdiklerini kaybetmekten korkmak yerine,onlarla iyi vakit geçirmeye bak.En önemlisi de çocuk o kızın kalbini al ya da hiç kırma onu çocuk.O kızın kalbini hiç kırma....


M.Keskin...

YALAN!...


Bir beden içersinde tükenen üç ömür.Üç asır gibi süren bir üç dakika,bu gün içimi kemiriyor.Sahi sen ne meraklıymışsın cevaplara.Doğru düzgün tek laf edemez olduk senle üç lafından birisi soru kalıplı.


Hayır!Anlamadığım neyi öğrenmek istediğin.Alla seversen söyle sen ne istiyorsun?"Boşver" dedin tanrı kelamı saydım."Neden?" diye sordun mantıksızlığa vurdum.Sahi sen neyi duymak istiyorsun?Tutturmuşsun bir "Gerçek" diye,ağzında lafı çevirip duruyorsun.Sen gerçekten istiyor musun? "Gerçeği".


Evet!Haklısın her lafım yalan,ilgilendiğim sen falan değilsin.Sıkılıyorum adını anınca,yüzünü görünce nefret kaplıyor bedenimi,sövgü kelimeleri dolduruyor ağzımı.Sen her şeyi olduğunu söylüyorsun ben senden "Onursuz" olmanı istiyorum.


Güzelim yalanlarına kaptırmışın ya kendini ben senden;her sabah uyandığında aynaya bakamamanı istiyorum.En mutlu olduğun anda mutsuzlukla tanış istiyorum.Benim "Yalanlarıma" inanmanı istiyorum senden.Ben senden beni "Sensiz" bırakmanı istiyorum.Senden nefret ettiğimi bil,ardından değil üç ömür üç saniyeyi dahi harcamıyacağımın farkında ol istiyorum.Bir "İspanyol Fahişesi" gibi kıvran,o inandığın tanrıya lanetler yağdır.Gerçek dedin;al işte sana gerçekler.Daha...Daha neler söylerim,ne küfürler ederim duyamazsın"Namusun" kabarır.


..........................................................

......................................................


Dur gitme.Yalan söyledim.Evet yine yalan söyledim.Sana gerçek diye anlatmaya kalktıklarım "Yalan" dı.Şimdi filmi başa saralım o gün ve o ana gidelim.Sen sorularına başlamamış ol,ben yalan uydurmayayım.Sen "Boşver" dememiş ol,ben o yazıyı yazmayayım.Sen "Neden?" diye sorma,ben boş cevaplar uydurmaya çalışmayayım.


Şimdi filmi başa saralım o gün ve o ana geri gidelim.Sen öyle dur,sonra ben geleyim yanına.Evet!Şimdi.....


"Sen bakışlarınla öldür beni,ben kelimelerde dirilmeye çalışayım."


M.KESKİN

SOKAK...


Suskunluk...Boğazımda düğümlenen kelimeler kocaman bir anlam yığını,bana ise kalan büyük bir suskunluk.Çıkmaz sokaklarda sağa sola çarparak dolaşan kör bir adam.Rastladıkları;yüzüne vuran duvar parçalarından başkası değil.


Her çarpışmada yeni bir başlangıç için edilen yeminlerin verdiği yorgunluk.Umutsuzluk olmasa da elde kalan,yaşanan küçük bir bıkkınlık.


"O öldü."Kralın ölümü ardından o anı böyle anlatan bir yazar Shakespeare.Yalın ve sade.Abartıya kaçmadan yapılan tanımlama,ne bir söz sanatı ne de benzetme.Sade bir anlatımla ortaya konulan gerçek "O öldü".


Yitirilenin ardından yeni bir sayfada yeni bir hayata başlamak.Hayatta hiçbir şeyini yitirmeyenler için söylemesi ne kolay bir söz.Onlar bilmez oysa her yeni sayfanın sonunda eskisininde hatırlanacağını.Biri birşeylerini yitirdimi korku kaplar artık içini bunu bilmez yitirmeyenler.


Yeni bir sayfada yeni bir başlangıç önerenler bilmezler;bir kere yitirdin mi yeni sayfaların hergün çoğalacağını.Her çoğalan sayfanın o boyutta ömrünün kısalacağını anlayamaz hiç yitirmeyenler.


Tanrısal mı denir,doğanın bir oyunu mudur? bilinmez.Her insan lanetlenmiş gibi yaşar ömrünü sırtında duyguların verdiği bir yük.Duygular insanın en büyük lanetidir bazen;onların en zayıf anında ortaya çıkarlar.Hüzünü,acıyı,sevinci,kederi yaşatan duygular.


Bir göz yaşına karışır ıslatır yüzleri,bir bakmışsın ufak bir gülüştür çocuk suratlarında mutlu kılar onlar.


Yeni bir sayfada yeni yaşamı öğütleyenler duygusuzdur.Hiçbir şeylerini kaybetmemiştir onlar.Kaybetmeyenin elinde asla olmamıştır bir şeyi, o yüzden duygusuzdur onlar.Onlar bilmez çıkmaz sokaklarda dolaşarak çıkış aramanın zorluğunu,daha yürümeyi öğrenememiştir çünkü onlar.Duygudan fakirdir onlar cepleri zengin olmuş neye yarar.


M.KESKİN.