İtiraf Ediyorum!




* 1.75 boyunda beyaz tenli, kızıl saçlı bayanlara bayılıyorum. Özellikle ufak bir dövmesi de varsa başımı dayayıp uyuyabilirim.


* Halı sahada kaleye geçince çiğdem çitlemeye bayılıyorum

* Kız olsam lezbiyen olurdum.(Hani şu yandaki kızı görünce kendime hak veriyorum.)








*Olumsuz bir şey söyleyince " ben de miiiii?" diye vıcık vıcık konuşanların ağzının üstüne 35lik malayla vurmak istiyorum. Evet sen de!!


* Çektiğim fotoğrafı arkadaşım facebook profiline koyunca 40 beğeni, ben çalışmalarıma koyunca 3 beğeni alıyor. bu ne yaman çelişkidir anlamadım.

*Hesabı ödeyen kızları bazen seviyorum bazen sevmiyorum. (ben de anlamadım)

*Bedelli öğrencilik çıksın, neyse parası verelim direkt yar.doç başlayayım göreve.

*Üzerimde acayip bir bedbahtlık var hani kurşun döksen geçmez bildiğin ereğli demir çelik fabrikasını dökmeleri lazım.

*Leopar desenli her şeyden (istisnasız) nefret ediyorum.

*Ayrıca piçyunusun haberindeki en alttaki kıza ben de hasta oldum, keşke dizinin ana karakteri olsaymış.

Cambaza Bak.


Cambaza bak.Eskiden büyük sirklerin sahnelendiği gösteriler dolandırıcılar için kaçırılmaz bir fırsatmış.Tele cambaz çıktığı zaman cambaza bak diye bağırırlar,halk büyük bir heyecanla cambazları izlemeye başladığında seyircilerin cüzdanlarını çalarlarmış...
Hükümetin bugün yaptığının cambaza bak oyunundan bir farkı yok.Oynanan oyunun bir tek ismi değişiyor.Suriye'ye bak oluyor misal..Suriye'de yaşanan acılar hükümeti çok yakından ilgilendirirken ne yazık ki Van'da yanarak ölen çocuklardan bahsedilmiyor.Soğukta donan,açlık çeken,evsiz insanlar göz önüne getirilmiyor.Suriye'ye bak..Kimin ne çıkarı varsa artık Suriye'den...
Ertesi gün bedelliye bak oluyor oyunun adı.Bir Anadolu türküsü vardır."Zenginimiz bedel verir,askerimiz fakirdendir" der.İnsan hayatının para ile ölçüldüğü, ne kadar paran varsa o kadar yaşarsınların ülkesi olmuşuz.
Yeni konu Dersim Katliamı...Ekrandan sert ses tonuyla bağırıyor başkakan sizin tarihinizde bunlar var diye..(kastettiği İsmet İnönü)Salon göz yaşları içinde alkışlıyor.Alkışlar geçmişe kin dolu,avuçlar öç alırcasına vuruyor birbirine.
Evet...Onlar var bizim tarihimizde "onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar; korkak, cesur, hakim ve çocukturlar kahreden ve yaratan ki onlardır, destanımızda yalnız onların maceraları vardır."* Bizim tarihimizde Mustafa Kemal var.Senin 10 Kasımlarda put gibi duruyoruz da ne oluyor dediğin..Bizimse büyük bir hasretle andığımız Mustafa Kemal.
Bizim tarihimiz;sofrasında yiyecek ekmeği zor bulurken cephede ki askere son lokmasını bağışlayan Anadolu halkı,günlerce uykusuz kalıp cepheden cepheye koşturan askerlerle dolu.İsmet İnönü var bizim tarihimizde.Hani şu düşmana karşı canını dişine takıp savaşan komutan.Genç Cumhuriyet uzun yıllar yaşasın diye canını veren Kubilay var tarihimizde..
Biz seve seve yüzleşiriz tarihimizle...Şan ve şeref dolu.Şimdi sen söyle sen yüzleşir misin tarihinle??
Damat Ferit'le,Ali Galip'le...Kubilayı "Cumhuriyet Şehidini" öldüren Derviş Mehmêt'le sen yüzleşebilir misin???
Mehmet Keskin
*Nazım Hikmet..

hayata dair küfretmek istediğim şeyler

efenim bu hayatta çok garip insanlar var. hangisinden başlayacağımı bilemedim . en iyisi genellemelerden özele inelim, bir nevi tümdengelim...

bir zamanlar şöyle kişiler vardı " bunu paylaşmayan beni silsin , yok efenim konuşmam bak küserim " gibi, bu adamların silinince itiraz etmeye hakkı da yoktur nihayetınde. zaten bu gibi kişilerin arkadaş çevrende olmaması gerekir. bazı bazı akrabalar çıkıyor böyle onlara da vasiyet yoluyla çözüm bulmayı düşünüyorum du bakalım...


bir de, kimse onu geçmesin diye, daracık yolun ortasından yürüyen insan var! Senin rahatlığını, özgüvenini s.kim... nefret ettiğim insanlar top 10'un da zirveyi zorlar yani..(bu arada sana her geçişte omuz atan da benim ayrıca göt)



üzüldüğüm insanlar da var tabi misal ; Omuzuna dövme yapan kişi.. bakan için çok güzel de, yaptırana üzülüyorum ben. Kendisi hiç dövmesini göremiyor ki. Arada anca aynadan filan yazık değil mi ama ?

top 10 da zirveye oyanayanlardan biri de çocuk taklidi yapan kadınlar.... çocuk taklidi yapan kadınlardan nefret ediyorum. "ama şen bana şey aymadıyn pis aşkıym git" oyyyyhhh ürperdim resmen böyle konuşan kadınların, kızların ağzına sarı tuvalet terliğiyle ( hani terliğin kenarı yırtılmıştır da sürükleyerek gitmeye çalısırsın hah o terlıkten ıste, bıde ıcı ıslaktır onun )vuracaksın bak bakalım bir daha yapıyor mu..

bayramda da dile getirdiğim bir konu vardı, bayram mesajının sonuna adını soyadını yazan sevgılı en yakın arkadasım zirveyi zorluyorsun yapma...

eski sevgilisini yeni sevgilisine anlatan hatun, ağzına vurulmalıksın haberin olsun. Eski sevgilisini yeni sevgilisine anlatmayan hatun zeki hatundur nezdimde..

sürekli atanamadın mı cümlesini kuranlar bi isktirin gidin. atanamayan değil "ataması yapılmayan " bir öğretmenim ben bu böyle biline...

sıralara yazı yazan öğrencim olursa rencide ederim çünkü ; yıllarım benden daha boş adamların sıralara yazdığı yazıları okuyarak geçti aq başkası da aynı şeyleri yaşamasın...

cümlelerin sonuna 3 nokta (...) koymaya bayılıyorum :)

üzüldüğüm insanlar kategorisine ( tabi eğer böyle yazılıyorsa ) "hiç mi yok ?? " cümlesini kuran kişiyi de katalım. o ne acıklı bir cümledir hüzünlendim bak yine...

tırstığım insanlar da yok değil hani misal ; ümit besen.. abi nasıl bi manyaksa sevdiğinin nikah şahidi olmak istiyor evlerden ırak yani...

o deil de 300 spartalı filminde Leonidas'ın tekmesine maruz kalıp kuyunun dibini boylayanın, Spartacüs'teki onemeus (doktore) olduğunu farketmek. çok acayip b duyguydu la..

hazır tespit yapmışken bi tane daha yapıştırayım... - yıllar yılı sevişmenn kahveyle ilişklendirlmesini anlayamadm çok erotik bişiy mi ? , kurukahveci mehmet efendi büyük pornocuda biz mi bilmiyoruz yani..

yine o deil de tuvalete giren adamın kasılmasını gören de bi bok yapıcak sanır nedir yani..


yazacak şeyim kalmadı ya da kafada nikotin eksikliği baş gösterdi (tehlikeli bir cümle evet - baş gösterdi )

üzerim de melankolik haller var şu sıra arabesk dinliyorum sürekli --- her nefeste bin sitem var, şikayetim maradonaaaa

o deil de ( hay anasını satıyım o deil de bu deil de ne aq ne - ismail ) evde ki hesapla çarşıyı satın alırım ..





bu kızın yazıyla hiç bir ilgisi yok how i met your mother da göre göre bi beğeni oluştu tabi (Ted'den böyle bi kız cıkar mı orası da tartısılır)










hadi hepinizi öpülepsi...

bana ne yaptın ?

bir tık sonra başla..

(Bugün günlerden hiç benim adim yok. Kanatlaniyor içimden binlerce siyah kelebek. Savruluyor rüzgârda yaprak gibi
Kalbim, uzaklarda bir yerde. Kalbim kayip.)


Sessiz, yorgun, agir, gözkapaklarim kapaniyor yine…

(Karanliga dokunabiliyor sanki ellerim.)

Yikik, dökük, bu sehrin duvarlari birer birer üstüme yikiliyor yine…

(Sadece sesler duyuyorum..)

Yine…

(Ayak sesleri uzaklarda..)

Kus sürüleri terk ederken bu sehri, ardinda yoksul ve kimsesiz çocuk gibi birakiyor yine…

(Susuyorum.)

Yine…

(Sessizlik keskin..)

Ve sonbahar sinsice yaklasarak pesinde köpek gibi bir yalnizligi üstüme sürüklüyor yine…

(Bekliyorum)

Yine…

(Beklemek keskin)

Sözler hep yalan! Yeminleri unut!
Bir veda bir sebepsiz tokat gibi çarpiyor yine…

(Burdan gitmem gerek)

Yüzüme…

Sarkilar yalan! Duyduklarini unut!
Bir hikaye rüzgarin ellerinde savruluyor yine…

(Herseyi unutmam gerek)

Yine!

Kestim! Akittim! Damarlarimdaki kanimda akan o kirli siyah yalanlari!

(Acimiyor bileklerim)

Olmadi!

(Acimiyor hiç)

Sildim! Çikardim! Yüzümden kazidim yüzüme çizdigin o siyah derin yazilari!

(Acimiyor ellerim avuçlarim)

Olmadi!

(Acitmiyor hiçbirsey)

Kustum! Tükürdüm içimde senden kalan o keskin o acitan hatiralari!

(Acimiyor tenim, ve acimiyor)

Olmadi!

(Dokundugun yerler)

Söktün! Defalarca diktim o küçük ellerinle açtigin ve sizlayan bütün yaralarimi!

(Acimiyor artik kalbim)

Olmadi!

(Kalbim)

Bana ne yaptin… Ne yaptin… Ne yaptin… Ne yaptin çocuk!

(Sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir melegin ellerindeki ellerimin izlerini.)

Niye yaptin… Niye yaptin… Niye yaptin ahh çocuk!

(Sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir melegin ellerindeki kaderimin sökülüsünü.)

Bana ne yaptin… Ne yaptin… Ne yaptin… Ne yaptin çocuk!

(Sadece sessizce durup öylece izlemek istedim bir melegin ellerindeki kalbimi.)

Niye yaptin… Niye yaptin… Niye yaptin ahh çocuk!

(Sadece öylece durup sessizce izlemeyi istedim, sadece bir melegi sevmeyi.)

Göremiyorum, duyamiyorum artik dokunamiyorum çocuk!

(Hep bir sey eksik gibi ve hep bir sey yarim ve hep bir sey yok artik sanki.)

Anlatamiyorum anlatamiyorum artik aglayamiyorum çocuk!

(Ne bir isik var ne de bir sarki artik sokaklarinda bu kaybetmis sehrin)

Inanmiyorum inanmiyorum artik inanamiyorum çocuk!

(Ne bir isim var duvarlarinda, ahh ne de okunabilen bir cümle.)

Bilmiyorum bilmiyorum artik sevemiyorum çocuk!

(Sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir melegin ellerindeki ölümümü.)

Ne yagmur, ne kar, ne yüzüme vuran rüzgar, canimi yakan acitan sonbahar, daha dinmedi çocuk!

(Öyle beyaz)

Seni silmedi çocuk!

(Öyle maviydi ki)

Alev alev yanan kirpiklerinde saçilan kivilcimlarinla baslayan bu yangin daha sönmedi çocuk!

(Öyle güzeldi ki ve öyle..)

Sönemedi çocuk!

(Öyle masum ama… )

Bu viran sehirde, bu viran hikaye henüz bitmedi!
Bitmedi bitmedi bitmedi çocuk!

(Öyle yanlis öyle…) ,

Bitemedi çocuk!

(Öyle yanlis ki ve öyle… )

Bu aciz sarkilar, bu aciz dualar seni geri getirmedi getirmedi getirmedi çocuk!

(ve öyle çocuk)

Dönmedin çocuk!

(Kalbim…)

Bana ne yaptin… Ne yaptin… Ne yaptin… Ne yaptin çocuk!

(Tüm maviler kirli simdi ve tüm beyazlar utanç içinde ve sadece uyumak)

Bunu niye yaptin… Niye yaptin… Niye yaptin… Niye yaptin çocuk!?

(Uyumak istiyorum… )

Ne bileyim ben yahu?

efendim, hazır güzel bir aya girmşken ben size 'Ne bileyim ben yahu?' sorusunn temelini anlatacağım.

Genelde, bıkkın ve sıkılmş bir halde oluruz. Kendimiz de pek yakışıklı değiliz şükürler olsun ki ama o günler artık iyice dibe vurmuşuzdur. Hani aynaya bakınca 'Kim bakıcak lan sana tipsiz' dediğimiz günler. Büyük ihtimalle sınav döneminzdir ya da yaklaşyordur, sekmez. Siz yine çalışmamışsınzdır ki senenin başında 'Günlük çalışıyorum bu sene' parolasıyla yola çıkıp, ilk deplasmanda golü yemişsinizdir, problem değil. Arkadaşlarınıza ilgisizlik tavan yapmıştır, pc'nin başına geçip 4 kere facebook, 5 kere twitter, 3 kere forumlar döngüsünü de tamamladıktan sonra, zamanın nasıl geçtiğini hala daha çözemediğimz o oturuş dönemini de tamamlamışsınızdır. Yani şeyi anlatıyorum, sizin çok kullandığınız 'rutin hayat' konumuna geçmişsinizdr ve bunun en kötü evresindesinizdr.

Sonra bir cafede, trende, otobüste, sohbet sayfasında, daha önce hiç içine girmediğinz bir sınıfta, barda, konserde, ilk defa aldığınz bir derste ya da herhangi alakasız bir yerde birine rastlarsınız. Şu "-abi hiç tatmadığım bir duygu be" dediğimiz duyguyu tadarsınz. Tarifi yok, anlat desen anlatılmaz. Annesinin karnından çıkar çıkmaz memeye yapışan bir varlığın önceden yaşamadığı bir duyguyu yaşayablmesine de itiraz ya da sorgu hakkımz yok zaten. Pek tabii siz de yaşarsınız. Utanmazsınız, hayal kurmaya başlarsınız. İlk hayaller etkileme yollarını açar, gerisi tanışma, sonrasını pek dillendirmezsinz, size özeldir...

Sanırım gerçekten o duyguyu yaşayan birisinin evreni doğru işliyor, yani hayaller bir şekilde önünüze geliyor, siz anlamıyorsunz. Dönüp bakınca hatırlıyorsunz en başında O'nun ne kadar da 'imkansız' olduğunu. İnsan yaşarken hatırlamaz ki zaten, O'nu yaşamak varken zorlukları hatırlamak da aptallıktr, orası ayrı. Ve işte bu duyguyu anlatırken insan anlatamamaya başlıyor. 'Ne bileyim ben abi, şey oldu işte, oldu yani, bilmiyorum.'' cümlesi düşmüyor dilimizden ve biz aşık oluyoruz hiç yaşımza falan bakmadan. İnsan dediğin 18-19 yaşlarında aşık olur bizim öğrendiğimz. Ne haddine yirmiden sonrası da demiyoruz çünkü demiştik ya sorgulamak yok.

Hepsi için konuşmuyorz ama hayatının gençlik evreleri de genellikle 'sanmakla' geçiyormuş, bunu öğreniyoruz. Çok sevdiğini sanmak, o kişisiz yapamayacağını sanmak, aşık olduğunu sanmak, ölesanmak gibi. Pişman olmuyoruz tabii ki. Yaşanan her şeye saygımız olsun ki yaşayabilecek şeylerimiz olsun diyerek '(u)mutlu' insan profilimizi bozmuyoruz. Geçmişi de unutmuyoruz ama hatırlamıyorz da, ne garip. Düşünürsen eğer, hatırlarsın sorun yok ama düşünmüyorsun işte. En güzeli de bu sanırım. An.

Sonra açıp bu yazıyı yazıyorsun, aylar sonra bakmışsın aylardan kasım olmuş. Kasım güzel ay, Eylül'e hiç girmiyorum bile.

-hep ummadığınız anlarda ama hep güzel şeyler yaşayın, bu mümkün.-

şüphesiz ki şarkı : tıkla kanka

-İnsan olmak yetmez yetmiyor zaten
Süpermen Süpermen olmak lazım bazen... hobaaaa :)) saygılarımla..
J. Baldwin - Bundan Sonrası Ateş


Tam yitip gittiğimi sandığımda,
Zindanım sarsıldı ve zincirlerim çözüldü. (s.17) çok hoşş çokk...

düşünme işte..

Bazen..
Düşünüyorm. Çünkü yapacak daha iyi bir işim yok.
Elleri sıcacık. Elleri yüzüme değiyor. Elleri saçlarmda dolaşıyor.
Düşünüyorm. Çünkü elimden başkası gelmiyor.
Onu bir daha görmeyeceğm biliyorum. Bu fikri aklımdan kovuyorum.
Her gün elleri olacak yüzümde , diyorum kendime.
Hem çok güzel kokuyor. yüzümdeyken elleri içime çekiyorum kokusunu, gözlerim istemsiz kapanıyor..

Bazı anlar -öyle piçler ki- geçmiş gelip duruyor aklınıza.
Kovuyorsunz.Olmuyor...
İçim yandı.
Onun elleri hiç böyle dolaşmadı yüzümde...
Kız: Hapşu.
Normal adam: Çok yaşa.
Özenti adam: Çok sev.
Aşık adam: Sana üşüteceksin demiştim gerizekalı.