Onların ayakları yok ki...

Fillere denk geldi telaş içinde hızlı hızlı koşuşan tavşan.Kaçmalarını söylüyordu fillere kaçın yanıyor orman ormanımız yanıyor,alevler azgın bir sel gibi ilerliyor kaçın.Kaçın diyordu filler;gördükleri ceylanlara yanıyor ormanımız,ağaçlar,bitkiler canlılar aleve yakalanan her şey yanıp yok oluyor kaçın kurtarın kendinizi.

Alevler içindeydi orman nasıl olmuştu nerden çıkmıştı anlaşılamadı bir anda alevler sardı her yanı ve önüne ne gelirse yakıp yıkıyordu.Yok oluyordu o güzelim yeşillikler,kuşların yuvaları yok oluyordu,yanıyordu aslanların evi ağaçlar hiç yaşamamış gibi yok olup gidiyordu.Tavşan file,fil ceylana,ceylanlar kaplumbağalara kaçın diyordu kurtarın kendinizi.Bütün orman telaş içersinde bir yandan diğer yana bilinçsizce hareket ediyordu.Kaçanlar kurtulduğuna sevinemiyordu dahi geri de kaybettiklerini düşünüyordu; evlerini,yavrularını dünyalarını kaybetmişlerdi.Geride kalanların ise düşünecek bir şeyleri kalmamıştı zaten onlar yok olmuştu.Telaş içersinde koşturur iken hayvanlar bir ses duyuldu;nereye gidiyorsunuz bu telaş nedir böyle?Asırlık ulu çınarın sesiydi bu.Yanıyor dedi hayvanlar hep bir ağızdan ormanımız yanıyor ve bu koşuşturma onun içindir alevlerden kaçmak canımızı kurtarmak için.Ya ben nasıl kaçayım bizler nasıl kaçalım dedi ağaç;bizlerin ayakları yok ki biz ne yapalım?Kimse düşünmemişti onları nasıl kurtulacaklardı?

Ulu ağacın yakınlarına kadar gelmişti alevler ve bir bir yanıyordu arkadaşları.Otlar,çalılıklar,ağaçlar kaçabilme meziyeti olmayan tüm canlılar yanıyordu.Dallarını sarmıştı alevler ulu ağacın, tanrım dedi;benim niye ayaklarım yok,ben nasıl kurtulayım?Seni özel kılan onlardır dedi tanrı;sen kaçsa idin eğer ne önemin kalırdı,insanlar sana ne değer verirdi bir düşün.Yanan yer yanar sen yeni yerinde yaşamaya devam ederdin o zaman insanlar sana niye değer versin,seni korusun ki?Peki dedi ağaç haklısın tanrım;ya onlar bunu bize yapanlar evimizi yakan,bizi ölüme mahkum edenler ne olacak onlarda insan değil mi?Onlar dedi;işte senin ayaklı olanların bak onlara hiçbir değerleri yok…

M.KESKİN